Soygun varsa, yolsuzluk varsa, kimse rekabet istemiyorsa, temel hak ve özgürlükler askıda ise, tabii ki düşman liberal demokrasi…
Silivri Cezaevi’nde geçirdiğim ilk Aralık ayı (2016) sona ererken 20, 22 ve 24 Aralık’ta yazdığım pek bir şey yok ama numaralandırarak çok kısa aldığım notlar var. *** Nedense “20 Aralık Haftası” diye başlık attığım ve üçe ...
Özal’ın Başbakan seçilmesine rağmen sıkıyönetim kaldırılmadığından, askerler ülke yönetiminde fiilen söz sahibi oldu.
12 Eylül askerî yönetimi, Türkiye’nin siyasal yaşamını şekillendirirken, siyasetin felsefesini, isimlerini, kurumlarını radikal bir biçimde değiştirip yeniden yapılandırmayı hedefledi. Hedefine ulaştı da. 40 yıldır da o deli ...
“Devlet Başkanının radyo, TV ve yurt gezilerinde yapacakları Anayasa’yı tanıtma konuşmaları hiçbir sûrette eleştirilemez…”
Türkiye’nin “ortanca yaşı” 32.4… Nüfusun yarısı bu yaşın üzerinde, yarısı da altında… Yaşlanma sürecine girmiş olmasına rağmen hâlâ çok genç bir nüfusa sahibiz… Bize dün gibi ...
Özel bir düşmanlık ve hukuksal zorbalığın hedefindeki Ahmet Altan gene yılbaşına Silivri’de giriyor.
Kara dizi gibi… Ne yıl; korona, deprem, orman yangınları, seller hatta göktaşı bile yer küreyi pas geçmedi. Yarın, torun sahibi olmak gibi bir iki çok özel sevinç dışında pek de keyifli olmayan 2020’yi geride ...
Ahmet’le aynı şekilde yatılı okuduğumuz yılların pazar akşam üstlerinde boş yatakhanelerin beraberce yollarını tutmamızı anımsıyorum.
Kâğıda önce tarih atmışım: “15 Aralık 2016”, sonra attığım tarihin altını çizmişim. İki minik dikey kesik arasına da “95. Gün” yazmışım. Hapishanedeki 95. günüm… *** Dört yıl önce bugünlere ...
“Eroica... Diktatörlük... Napolyon’dan ithafı geri almak filan... Ne demek bu?..”
Yarın Ludwig van Beethoven'ın 250. doğum günü... Ancak anma geçen yıl başladı… Beethoven'ın 250. doğum yıldönümü Almanya ve bütün dünyada kutlandı: Konserler, sergiler, dans ve tiyatro... “BTHVN2020” sloganı ...
Hazal bugün 10 yaşının içinde, ben de cezaevinde 10. yılımı geride bıraktım, biri birine uzanan ellerimiz hep tel örgülerle kesildi.
12 Eylül rejiminin özellikle de sol gazete ve dergi çalışanlarının yaşamlarını nasıl kararttığını anlattığım ''Zülüm Tırpanının Biçtikleri'' başlıklı yazıda yayınladığım listede ilk sırada Veli Yılmaz vardı. Halkın Kurtuluşu ...
Yüz yıl önce, yüz yıl sonra körlemesine kendi etrafında dönüp duran bir kısır dans sanki buralarda yaşamak.
Olağanüstü Hâl dönemlerinde hapishaneler daha da sıkıntılıdır. Zaten çok kısıtlı olan haklar daha da kısıtlanır. Aile, avukat görüşmelerinden tutun da savunma içerikli yazışmalara kadar her şey daha da zorlaşır. Silivri’de tuttuğum ...
12 Eylül rejiminin forme ettiği “siyaset kurumu” çürüyor. İktidar ile muhalefetin birlikte oy ve üye kaybediyor görünmesi de galiba bu yüzden
Durum 10 yıl önce de aynıydı, şimdi de aynı. *** 1982 Anayasası, Türkiye’yi 12 Eylül darbeci zihniyetine uygun bir şekilde formatladı. Bugün Türkiye gene yalancı bir reform seferberliği gündemiyle oyalanıyor. Gerçek bir reform olması ...
Baskı dönemlerinin zulüm tırpanı şayet tamamen biçemediyse, on yıllık bir yaşam dilimini yok etmeye ayarlıdır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 1984’te yayınladığı bir bilançoya göre 12 Eylül 1980 - 12 Mart 1984 arasında soruşturma ve kovuşturmaya uğrayan, gözaltına alınan, dava açılan, tutuklanan gazeteci, yayıncı, yazar, sanatçı sayısı 181, ...